Gezilerinde çok bagaj taşımaz.
- He doesn't carry much baggage on his trips.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı.
- Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.
Benim yalnızca bu valizim var.
- I only have this baggage.