Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Her zaman altıda kalkarım.
- I always get up at six.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
Bu ada Manhattan'dan altı kat daha büyüktür.
- This island is six times bigger than Manhattan.
Tom altılık bira paketi taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a six pack of beer.
Tom kapıyı açtığında, o, Mary'nin orada altılı bir paket ve bir pizza ile orada durduğunu gördü.
- When Tom opened the door, he saw Mary standing there with a six-pack and a pizza.