İngilizceyi seviyorum ama iyi konuşamıyorum.
- I like the English language, but I don't speak it well.
Yeni bir yardımcı dile ihtiyacımız yok, İngilizce zaten o rolü yerine getiriyor.
- We do not need a new auxiliary language, the English language already fulfills that role.
Britanyalı göçmenler standart İngilizce konuşmadılar.
- British immigrants didn't speak standard English.
Boston halkı, Britanyalı askerlerden nefret ediyorlardı.
- The people of Boston hated the British soldiers.
İngiliz askerleri dinlendi.
- The British soldiers rested.
O bir İngiliz vatandaşı, ama Hindistan'da yaşıyor.
- He's a British citizen, but he lives in India.