Ben bu küçük odayla ilgili en iyisini yapmak zorundayım.
- I have to make the best of that small room.
Kompozisyonun yine de en iyisi.
- Your composition is the best yet.
Babana en iyi dileklerimle.
- Best regards to your father.
Benim en iyi dostum bir kitaptır.
- My best friend is a book.
İstakoz ciğeri toksik olabilir, onu yememek en iyisidir.
- Lobster tomalley can be toxic and it's best not to eat it.
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
- It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
Sadece yapabileceğinin en iyisini yap.
- Just do the best you can.
Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is that the best you could do?
En çok hangi konuları seversin?
- What subjects do you like the best?
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
En fazla üç saat satın aldık.
- We've bought three hours at best.
En iyi biçimde sonuçlanmasını umuyoruz.
- We're hoping for the best.
Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Tom did the job the best he could.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do my best to pass the examination.
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
- I will do my best to pass the examination.
You did not win because I was sloppy. You bested me, Uncle. I've never seen you fight like that before.”.
I did my best.
... best brands. ...
... They were getting the best medical care at places like ...