Onun çiçek dolu büyük bir sepeti var.
- He has a large basket full of flowers.
Tüm atık kağıtlarınızı bu sepete koyun.
- Put all your waste paper in this basket.
Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.
- Give me the metal bucket with the oil in it.
Tom kovayı soğuk su ile doldurdu.
- Tom filled the bucket with cold water.
Sepette çok az sayıda elma var.
- There are few apples in the basket.
Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?
- Can you spin a basketball on your fingertip?
Bir sepet dolusu mantar hasat etti.
- He harvested a basketful of mushrooms.
Tom eve kendi topladığı bir sepet dolusu erik getirdi.
- Tom brought home a basket full of plums that he had picked himself.
Let's play some basket.
The point guard drove toward the basket.
I like to play basketball.
- Basketbol oynamayı severim.
He is good at basketball.
- O, basketbolda iyidir.
... girl in a basket that he lays at the doorstep of an orphanage. Well, the next day, the ...