Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.
- The person on the left ruins the balance of the picture.
Hey, ne yapıyorsun? Ona dokunma, yoksa dengeyi bozarsın!
- Hey, what are you doing? Don't touch it, or you'll break the balance!
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
- Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
Tom dengesini yeniden kazandı.
- Tom regained his balance.
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Hesabımın bakiyesi nedir?
- What's the balance of my account?
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Tom dengesini yeniden kazandı.
- Tom regained his balance.
Dengesini kaybetti ve merdivenden düştü.
- He lost his balance and fell off the ladder.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
- Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.
- I'd like to find out my bank balance.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
- The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Bir deniz aslanı burnunda bir topu dengeleyebilir.
- This sea lion can balance a ball on its nose.
Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.
- I balanced my checkbook while you were washing clothes.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
- The music is in balance with the structure of the movie.
Blair thought he could provide a useful balance to Bush's policies.
I think the balance of opinion is that we should get out while we're ahead.
I just need to nip to a bank and check my balance.
This seal can balance a ball on its nose.
- This seal can balance a ball on his nose.
Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
... balance more improvements rather than more problems with ...
... then the only way you balance the budget is on the backs of ...