Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.
- We don't want to cause any trouble.
Paniğe yol açmak istemiyorum.
- I don't want to cause a panic.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
- The accident has caused many deaths.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
- The primary cause of his failure is laziness.
Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
- Tom causes me a lot of extra work.
Onun işini kaybetmesine neyin sebep olduğunu düşünüyorsun?
- What do you think caused him to lose his job?
Burada iyi bir amaç için buradayız.
- We're here for a good cause.
Bunun olmasına neden olmadın.
- You didn't cause it to happen.
Alarm için neden olmadığını anlıyorum.
- I see no cause for alarm.
Tom bana çok sorun çıkarıyor.
- Tom causes me a lot of trouble.
Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.
- Whoever causes trouble will be the victim of the trouble.
O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı.
- He contributed nothing to the cause.
Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı.
- Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
- When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.