John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- Talking in the library is not allowed.
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking with?
Jim ile konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Jim is Mary.
Tom'la konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Tom is Mary.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- Talking in the library is not allowed.
Arkadaşlarımızla konuşarak akşamı geçirdik.
- We passed the evening away talking with our friends.
Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın.
- The more time you spend talking about what you do, the less time you have to do it.
It is usually better to solve problems by talking than by fighting.