Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
- There is more pleasure in loving than in being loved.
Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
- I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
Ölüme yakın deneyiminden sonra Tom daha sevgi dolu ve daha ön yargısız bir insan olmuştu.
- After his near-death experience, Tom was a much more loving and less judgemental person.
Tom sevgi dolu bir evde büyüdü.
- Tom grew up in a loving home.
Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır.
- A loving heart is the beginning of all knowledge.
Tom'un seven ebeveynleri vardı.
- Tom had loving parents.
Rose sevgi dolu ve şefkatli bir bayan.
- Rose is a loving and caring lady.
Onun şefkatli bir ailesi vardı.
- He had a loving family.