Mizah güldüren bir konu değildir.
- Humor is no laughing matter.
Gülen bir kız önümüzde duruyordu.
- A laughing girl was standing before us.
Gülmeye karşı koyamadım.
- I could hardly resist laughing.
Ben gülmemeye çalıştım.
- I tried to keep from laughing.
Onun bu yıl üniversiteden mezun olamaması gülünecek bir şey değil.
- It is no laughing matter that he couldn't graduate from university this year.
Gülmemek elimde değil.
- I cannot help laughing.
O o kadar komik görünüyordu ki gülmekten kendimi alamadım.
- He looked so funny that I couldn't help laughing.
Tom'un komik bir gülmesi var, değil mi?
- Tom has a funny way of laughing, doesn't he?