the action of directing; pointing (something) towards

listen to the pronunciation of the action of directing; pointing (something) towards
English - Turkish

Definition of the action of directing; pointing (something) towards in English Turkish dictionary

direction
yön

Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim. - I have no sense of direction so I always travel with a compass.

Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm. - We thought we would write out the directions, in case you got lost.

direction
yönerge

İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin. - When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.

direction
gidişat
direction
{i} direktörlük
direction
yan

Ordu yanlış yönde ilerliyordu. - The army was advancing in the wrong direction.

Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı. - The forest fire began to spread in all directions.

direction
kontrol
direction
yön alıcı cihaz
direction
{i} yönetme
direction
(Askeri) YÖN: l. Bir topçu veya deniz topçu destek atışında, tespitçi/gözlemci tarafından atış isteğinde tespit noktasını belirtmek için kullanılan bir terim. 2. Bknz. "intelligence cycle"
direction
(Tekstil) yön, doğrultu
direction
{i} talimat

İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun. - When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.

Tom sahne talimatlarını takip etmedi. - Tom didn't follow stage directions.

direction
{i} açıklama

İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli. - According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years.

direction
directional istikametedirectional
direction
(Tıp) Yön, doğrultu, istikamet, directio
direction
(isim) yön, istikamet; direktörlük; yönetim; kumanda, yönetme, emir, talimat; açıklama, alıcı adresi
direction
{i} yönetim, idare
direction
tembih
direction
nezaret
direction
{i} yön, istikamet, taraf
English - English
direction
the action of directing; pointing (something) towards
Favorites