the act of traveling, or journeying from place to place; a journey

listen to the pronunciation of the act of traveling, or journeying from place to place; a journey
English - Turkish

Definition of the act of traveling, or journeying from place to place; a journey in English Turkish dictionary

travel
{f} seyahat etmek

O en çok seyahat etmekten hoşlanır. - She likes traveling best of all.

Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir. - Traveling abroad is one of my favorite things.

travel
{i} yolculuk

O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz. - He never travels without taking an alarm clock with him.

Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı. - Steve told me the tale of his travels.

travel
{f} kaçmak
travel
{i} seyahat etme

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor. - It is considered impossible to travel back to the past.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu. - I had a chance to travel abroad.

travel
{f} k.dili. hızlı gitmek
travel
{f} dolaşmak

Bir yıl izin almak ve dünyayı dolaşmak istiyorum. - I want to take a year off and travel around the world.

Tom, Avrupa'da dolaşmak istiyor. - Tom wants to travel around Europe.

travel
belli bir alanda gidip gelmek
travel
gazlamak
travel
topuklamak
travel
gitmek

Evinizden 10 km uzaktaki bir mağazaya gitmek istiyorsanız ve saatte 50 km hızla sürüyorsanız oraya varmak 12 dakikanızı alır. - If you want to travel to a store located 10 km from your house, and you drive at 50 km/h, it would take you 12 minutes to get there.

Gemi ile gitmek arabayla gitmekten daha uzun sürüyor. - Traveling by boat takes longer than going by car.

travel
tüymek
travel
hareket etmek
travel
geçmek
travel
dili hızlı gitmek
travel
muntazam ha
travel
{f} yolculuk etmek, seyahat etmek
travel
{f} gezmek, dolaşmak
travel
(fiil) yolculuk etmek, seyahat etmek, dolaşmak, gezmek, yol almak, işlemek, kaçmak
travel
(Nükleer Bilimler) gezinme
English - English
travel
the act of traveling, or journeying from place to place; a journey
Favorites