the act of transporting; conveyance

listen to the pronunciation of the act of transporting; conveyance
English - Turkish

Definition of the act of transporting; conveyance in English Turkish dictionary

transport
ulaşım

Konsolosluk Tom için tıbbi ulaşımı düzenlemeye yardımcı oldu. - The consulate helped arrange medical transport for Tom.

Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum. - I know you can rely on him for transportation.

transport
taşınabilir
transport
(İnşaat) taşınım
transport
{f} naklet

Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti. - Sami transported his furniture to Cairo.

transport
araç

Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu. - A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.

Taşımacılık araçlarımız yok. - We have no means of transportation.

transport
{f} nakletmek
the act of
eyleminin
transport
taşı
transport
askeri vasıta
transport
(fiil) taşımak, nakletmek, sürmek, coşturmak, heyecanlandırmak, başını döndürmek
transport
{i} ask. nakliye gemisi
transport
{i} nakliye aracı
transport
münakalat
transport
Ministry of Transport Ulaştırma Bakanlığı
transport
{f} heyecanlandırmak
transport
{i} nakil

Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı. - This street is closed for transports of dangerous goods.

transport
{i} taşıma, nakliye; taşınma, nakledilme: public transport toplu taşıma
transport
(Askeri) NAKLİYE GEMİSİ: Birlikleri, ikmal maddelerini ve malzemeyi taşımada kullanılan gemi
transport
{i} sürgün
English - English
transport