the act of thinking; mode of thinking; imagination; cogitation; judgment

listen to the pronunciation of the act of thinking; mode of thinking; imagination; cogitation; judgment
English - Turkish

Definition of the act of thinking; mode of thinking; imagination; cogitation; judgment in English Turkish dictionary

thinking
düşünme

Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil. - I cannot help thinking that my son is still alive.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

thinking
{s} düşünen

Sadece zayıf olduğumu düşünen insanlara sahip olmak istemiyorum. - I just don't want to have people thinking I'm weak.

Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır. - The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.

thinking
düşünüş
thinking
görüş

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

thinking
düşünceli
thinking
düşünerek

Garson kız onun ona daha fazla bahşiş bırakacağını düşünerek Tom'la kırıştırıyordu. - The waitress flirted with Tom thinking that he'd leave her a larger tip.

O bütün zamanını erkek çocuklarını düşünerek geçirir. - She spends all her time thinking about boys.

thinking
{f} düşün

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır. - The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.

thinking
{i} tasavvur
thinking
{i} düşünce

Kitabı konu üzerindeki bütün düşüncelerini barındırıyor. - His book incorporates all his thinking on the subject.

Bu makale düşüncemi etkileyecek. - This article will affect my thinking.

thinking
think düşün
thinking
{i} fikir

Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı. - Those ideas are alien to our way of thinking.

Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım. - I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.

English - English
thinking
the act of thinking; mode of thinking; imagination; cogitation; judgment
Favorites