Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
- I'll have to study ten hours tomorrow.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father converted a garage into a study.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
- Tom came to France with the intention of studying French.
Tom yaşamını bu olguyu incelemeye adamış.
- Tom devoted his life to the study of this phenomenon.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
- Studying a foreign language is hard.
I made a careful study of his sister.