Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- We stayed awake all night telling ghost stories.
Neden bize nereye gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us where you went?
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Hiç Fransızca fıkra anlatmayı denedin mi?
- Have you ever tried telling a joke in French?
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
Tom'a ne olduğunu söylemenin nesi var?
- What's wrong with telling Tom what happened?