Definition of the act of looking out; watch in English Turkish dictionary
- outlook
- görünüm
Görünüm parlak kalıyor.
-The outlook remains bright.
Savunma programı için görünüm iç karartıcıdır.
-The outlook for the defense program is dismal.
- outlook
- {i} görüş
Aramızdaki görüş açısında bir fark var gibi görünüyor.
-There seems to be a difference in outlook between us.
- outlook
- olasılık/görüş/görünüş
- outlook
- olasılık
- outlook
- görüş açısı
Aramızdaki görüş açısında bir fark var gibi görünüyor.
-There seems to be a difference in outlook between us.
- outlook
- bakış açısı
Onun hayata çok materyalist bir bakış açısı vardır.
-He has a very materialistic outlook on life.
Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
-Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- outlook
- ileriki olasılıklar
- outlook
- {i} seyredilen yer
- the act of
- eyleminin
- outlook
- {i} tahmin
- outlook
- {i} hedefleme
- outlook
- seyredilen
- outlook
- {i} (on) (-e) bakış, (-i) görüş
- outlook
- {i} gelecek: The outlook for the company is good. Şirketin geleceği olumlu. 4
- outlook
- {i} görünüş
Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
-The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
- outlook
- {i} görüntü
Related Terms
Definition of the act of looking out; watch in English English dictionary
- outlook