the act of hearing; attention to sounds

listen to the pronunciation of the act of hearing; attention to sounds
English - Turkish

Definition of the act of hearing; attention to sounds in English Turkish dictionary

audience
{i} izleyici

İzleyici salonu doldurdu. - The audience filled the hall.

Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu. - The excited audience ran into the concert hall.

audience
{i} seyirciler

Seyircilerden bir tezahürat yükseldi. - A cheer went up from the audience.

Seyircilerin hepsi yabancıydı. - The audience were all foreigners.

audience
{i} izleyiciler

İzleyicilerin yaklaşık yarısı kadındı. - Around half of the audience were female.

Bu film tüm dünyada izleyicilere taşındı. - This film moved audiences around the world.

audience
{i} dinleyiciler

Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu. - The audience consisted mainly of students.

Dinleyiciler konuşmasından çok etkilendi. - The audience were fascinated by his speech.

audience
hedef kitle
audience
izlerçevre
audience
(Askeri,Ticaret) kitle

Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu. - The novelist talked to a large audience.

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti. - The Mayor addressed a large audience.

audience
duruşma
audience
resmi görüşme
audience
huzura kabul
audience
mahkemede konuşma özgürlüğü
audience
dinleyici

Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti. - Madonna's concert drew a large audience.

Öfkesini dinleyiciden sakladı. - He concealed his anger from the audience.

the act of
eyleminin
audience
kabul/dinleyic
audience
give an audience to huzura kabul etmek
audience
(isim) dinleyiciler, izleyiciler, seyirci, seyirciler, izleyici, okuyucu kitlesi; resmi görüşme; huzura kabul; huzur
audience
gürüşmek
audience
{i} huzur
audience
{i} okuyucu kitlesi

Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu. - The novelist talked to a large audience.

English - English
audience
the act of hearing; attention to sounds
Favorites