Tom küçük erkek kardeşine eziyet ederdi.
- Tom used to torment his younger brother.
Mary küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
- Mary used to torment her younger sister.
Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
- The natives were tormented by a long spell of dry weather.
Lütfen artık bana işkence etme.
- Please don't torment me any longer.
Çocukken bile, Fadıl kardeşlerine eziyet etti.
- Even when he was a child, Fadil tormented his siblings.
Kardeşine eziyet etmeye son ver.
- Stop tormenting your brother.
Sana daha fazla acı çektirmek istemiyorum.
- I don't want to torment you any longer.