the act of giving

listen to the pronunciation of the act of giving
English - Turkish

Definition of the act of giving in English Turkish dictionary

gift
armağan

Pesto Tanrı'nın dünyaya armağanıdır. - Pesto is God's gift to the world.

Bu armağanı kabul edemem. - I cannot accept this gift.

gift
{i} allah vergisi

Sağlık en büyük Allah vergisidir. - Health is the greatest gift.

gift
hediye

O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir. - Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.

Bu hediye sizin için. - She meant this gift for you.

gift
{i} doğuştan yetenek

Onun doğuştan yetenekleri var. - He has natural gifts.

gift
{i} yetenek

Yetenekli bir sanatçıdır. - She is a gifted artist.

Çok yetenekli bir sanatçısın. - You're a very gifted artist.

gift
bahşiş
gift
bağışlama
gift
(İİ) kelepir
gift
çok ucuz şey
gift
ödül

Ödül olarak bir Playstation Vita aldım. - I received a Playstation Vita as a gift.

Yaşam, ödüllerini tekrar etmez. - Life does not repeat its gifts.

gift
basit iş
gift
(İİ) çocuk oyuncağı
the act of
eyleminin
gift
{i} bağış
gift
(isim) hediye, armağan, doğuştan yetenek, hibe, bağış, yetenek, kabiliyet, allah vergisi
gift
(Sosyoloji, Toplumbilim) armağan (mauss)
gift
{i} yetenek, istidat, Allah vergisi
gift
{i} hibe
English - English
giving
gift
the act of giving

    Hyphenation

    the act of gi·ving

    Turkish pronunciation

    dhi äkt ıv gîvîng

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈakt əv ˈgəvəɴɢ/ /ðiː ˈækt əv ˈɡɪvɪŋ/
Favorites