Ben bir makbuz alabilir miyim.
- May I have a receipt?
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Bir makbuz almayı unutma.
- Be sure to get a receipt.
Makbuzunuzu almayı unutmayın.
- Don't forget the receipt.
Müşterinin fişi var mı?
- Does the customer have his receipt?
Fişimi kaybettim. Hâlâ bir geri ödeme alabilir miyim?
- I lost my receipt. Can I still get a refund?