the act of following or pursuing; pursuit, chase

listen to the pronunciation of the act of following or pursuing; pursuit, chase
English - Turkish

Definition of the act of following or pursuing; pursuit, chase in English Turkish dictionary

suit
uymak
suit
takım elbise

O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun? - That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?

Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir? - How can you afford another suit?

suit
{i} elbise

O elbise pahalı bir görünüme sahip. - That suit has an expensive look.

O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun? - That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?

suit
kapama
suit
çok yakışmak
suit
gitmek
suit
(Kanun) dava ikame etme
suit
dava

Doktora bir dava açtım. - I brought a suit against the doctor.

Ona karşı bir boşanma davası açtı. - She filed a suit for divorce against him.

suit
belli amaçla kullanılan giysi
suit
yakışmak
the act of
eyleminin
suit
{i} (erkek için) takım elbise; (kadın için) döpiyes
suit
takım elbise tayyör
suit
{f} yaraşmak
suit
{f} uydurmak
suit
follow suit iskambilde takıma uymak
suit
{f} uyum sağlamak
suit
(Tekstil) takım, kostum, tayyör
suit
{f} memnun etmek
suit
{i} kur

Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı. - He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.

Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı. - Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.

English - English
suit
act of following
{i} tailing
the act of following or pursuing; pursuit, chase
Favorites