the act of following or pursuing; pursuit, chase

listen to the pronunciation of the act of following or pursuing; pursuit, chase
English - Turkish

Definition of the act of following or pursuing; pursuit, chase in English Turkish dictionary

suit
uymak
suit
takım elbise

Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum. - I want a suit made of this material.

Ben yeni bir takım elbise satın almak için çok fakirim. - I'm too poor to buy a new suit.

suit
{i} elbise

O elbise pahalı bir görünüme sahip. - That suit has an expensive look.

Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın? - Where did you have your new suit made?

suit
kapama
suit
çok yakışmak
suit
gitmek
suit
(Kanun) dava ikame etme
suit
dava

Doktora bir dava açtım. - I brought a suit against the doctor.

Ona karşı bir boşanma davası açtı. - She filed a suit for divorce against him.

suit
belli amaçla kullanılan giysi
suit
yakışmak
the act of
eyleminin
suit
{i} (erkek için) takım elbise; (kadın için) döpiyes
suit
takım elbise tayyör
suit
{f} yaraşmak
suit
{f} uydurmak
suit
follow suit iskambilde takıma uymak
suit
{f} uyum sağlamak
suit
(Tekstil) takım, kostum, tayyör
suit
{f} memnun etmek
suit
{i} kur

Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı. - He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.

Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı. - Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.

English - English
suit
act of following
{i} tailing
the act of following or pursuing; pursuit, chase
Favorites