the act of changing place or posture; esp

listen to the pronunciation of the act of changing place or posture; esp
English - Turkish

Definition of the act of changing place or posture; esp in English Turkish dictionary

moving
muharrik
moving
devinimli
moving
acıklı

Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı. - This song is so moving that it brings tears to my eyes.

moving
(Bilgisayar) taşınıyor

Biz gelecek ay taşınıyoruz. - We are moving next month.

Tom bu ayın sonunda kasabanın dışına taşınıyor. - Tom is moving out of town at the end of this month.

moving
(Bilgisayar) taşıyor

Sadece birkaç şeyi yeni evimize taşıyoruz. - We're just moving a few things to our new home.

Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor. - The network is moving your show to another time slot.

moving
(Kanun) yer değiştirme

Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık. - In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.

moving
müteharrik
moving
{f} hareket ettir

Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer. - The fish swims by moving its tail.

Arabanızı hareket ettirmemin bir sakıncası var mı? - Would you mind my moving your car?

moving
duygulandırıcı
the act of
eyleminin
moving
taşıma günü
moving
{s} harekete geçiren
moving
moving stairway yürüyen
moving
{s} etkili
moving
{s} insanı duygulandıran; etkileyici, dokunaklı
moving
kımıldanır
moving
oynar
moving
{s} dokunaklı

Sami'nin ifadesi son derece dokunaklıydı. - Sami's testimony was extremely moving.

Biz küçükken babam bize dokunaklı hikayeler okurdu. - When we were small, father used to read us moving stories.

moving
{i} oynama
moving
{s} hareket eden

Hareket eden bir şey görüyorum. - I see something moving.

Hareket eden bir trenden atlamak tehlikelidir. - It's dangerous to jump off a moving train.

English - English
moving
the act of changing place or posture; esp
Favorites