Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
- It was all I could do to keep standing.
O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
- He kept standing all the way.
Ayakta duranların hepsi erkekti.
- Those standing were all men.
Orada ayakta duran kız Mary'dir.
- The girl standing over there is Mary.
Sandalyemiz yok. Ayakta dururken yer misin?
- We're out of chairs. Would you mind eating while standing up?
Sadece, Nürnberg Bölgesel Ekspres treninde ayakta duracak yer vardı.
- There was standing room only in the Regional Express to Nuremberg.