English - Turkish
Definition of that which is, or might be, determined, by a throw of the die; hazard; chance in English Turkish dictionary
- die
- {f} ölmek
Asker zerre kadar ölmekten korkmuyordu.
-The soldier was not in the least afraid to die.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
-Be born, get married, and die; always bring money.
- die
- metal kalıp
- die
- matris
- die
- göçüp gitmek
- die
- çenesi atmak
- die
- ruhunu teslim etmek
- die
- kırılmak
- die
- ahrete gitmek
- die
- dünyaya gözlerini yummak
- die
- hakkın rahmetine kavuşmak
- die
- mortoyu çekmek
- die
- {f} (ateş) sönmek
- die
- {i} balyoz
- die
- (Mühendislik) kalıp; pafta kalıbı (erkek diş açma aleti)
- die
- helâk olmak
- die
- {i} (çoğ. dice) oyun zarı
- die
- {i} kalıp, matris
- die
- bayılmak
- die
- {f} sıkılmak
- die
- ecel teri dökmek
Related Terms
English - English
Definition of that which is, or might be, determined, by a throw of the die; hazard; chance in English English dictionary
- die
that which is, or might be, determined, by a throw of the die; hazard; chance
Pronunciation
Resimler
Favorites