O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.
- At that time, the territory belonged to Spain.
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
- If only you had told me the whole story at that time!
Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Jack bu sefer kesin başaracak.
- Jack is bound to succeed this time.
Bu kez cezadan kaçamazsın.
- This time, you won't escape punishment.
Bu kez onu deneyeceğim.
- This time I'll try it.
Bu defa sonuçları aldı.
- This time, he got results.
Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
O zaman onu görmediğine inanmıyorum.
- I cannot believe you did not see him then.
O zamanda televizyon seyrediyordum.
- I was watching TV then.
İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.
- If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence.
Öyleyse daha sonra tekrar geleceğim.
- Then I'll come again later.
O zamanlar sanat zirvedeydi.
- Art was then at its best.
O zamanlar, tüm hesaplamalar elle yapıldı.
- Back then, all the calculations were done by hand.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
- If you see a mistake, then please correct it.
Öyleyse onu görmediğine inanamam.
- I cannot believe you did not see him then.
Arkadaşım olmak istiyorsan, öyleyse arkadaşımın arkadaşı da olursun.
- If you want to become my friend, then also become the friend of my friend.
Oraya gitmek istemiyorsanız, o halde biz de oraya gitmeyiz.
- If you don't want to go there, then we won't go there.
Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.
- If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me.
Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım.
- Only then did I realize what he meant.
Eğer beni bu şekilde tanımıyor idiysen, kısaca beni tanımamışsın demektir.
- If you didn't know me that way then you simply didn't know me.
It will be finished before then.
I know what time you told me to be there, but I couldn't get there then.
- I know what time you said you would be there, but I wasn't able to be there at that time.
What were you doing then?
- What were you doing at that time?
this time last year.
... Look, we're going through a very tough time. ...
... hopeful answer that we're almost out of time. ...