Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum.
- I don't like talking in front of people.
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Ne hakkında konuşuyorsun?
- What're you talking about?
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Fred'le konuşan çocuk Mike'dır.
- The boy talking with Fred is Mike.
Jim ile konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Jim is Mary.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking with?
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın.
- The more time you spend talking about what you do, the less time you have to do it.
Yolculuğu hakkında onunla konuşarak iyi vakit geçirdi.
- She had a good time talking with him about his trip.