Bu yol sizi oraya götürür.
- This road leads you there.
Yumi oraya kendi gitti.
- Yumi went there by herself.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
Şurada duran adam kim?
- Who's that man standing over there?
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Duvarda bir saat var.
- There is a clock on the wall.
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.
- In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
Burası oldukça güzel.
- This place is quite nice.
Burası sen gittiğinden beri aynı değil.
- This place has not been the same since you left.
O konuda hiç şüphe yok.
- There's no mistaking about that.
Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok.
- I'm sorry, but there's nothing I can do about it.
Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir.
- That house over there is where Tom lives.
O, oradaki kuleyi işaret etti.
- He pointed to the tower over there.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü?
- Answer me this. Did you see her there?
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Orayı seveceğini düşünüyorum.
- I think you'd like it there.
Hazine için orayı burayı kazdılar.
- They dug here and there for treasure.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Biz o yere hiç gitmedik.
- We've never been to that place.
... according to popular belief that it was a place of debauchery for the sultan ...
... There's always going to be a place for newspapers on people ...