that attends habitually or regularly

listen to the pronunciation of that attends habitually or regularly
English - Turkish

Definition of that attends habitually or regularly in English Turkish dictionary

going
gidiş

Şiddetli yağmur gidişimi engelledi. - A heavy rain prevented me from going.

Onunla Hawai'ye gidişimizi hiç unutmayacağım. - I'll never forget going to Hawaii with her.

going
gelecek zamanı belirten yardımcı fiil
going
{f} git

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to work in Paris I must freshen up on my French.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım. - Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.

going
şu anki
going
mevcut
going
çalışan
going
yaşayan
going
işleyen
going
gidiş hızı
going
{i} giden

Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır. - The number of students going abroad to study is increasing each year.

Yurtdışına giden öğrencilerin sayısı artmaktadır. - The number of students going abroad is on the increase.

going
I am going to do this
going
{i} gidişat

Böyle gidişatı onaylamıyorum. - I don't approve of such goings-on.

going
(sıfat) giden, işleyen, başarılı (iş), satılan (mal)
going
{i} ilerleme hızı: That part of the road is hard going. Yolun o bölümünden geçmek zor. This book's heavy going. Bu kitabı
going
{i} yol durumu
going
{i} tempo
going
goings on olup bitenler
going
{i} gidiş, ayrılış
English - English
going
that attends habitually or regularly

    Hyphenation

    that attends ha·bi·tu·al·ly or re·gu·lar·ly

    Turkish pronunciation

    dhıt ıtendz hıbîçuli ır regyılırli

    Pronunciation

    /ᴛʜət əˈtendz həˈbəʧo͞olē ər ˈregyələrlē/ /ðət əˈtɛndz həˈbɪʧuːliː ɜr ˈrɛɡjəlɜrliː/
Favorites