Definition of tezgâh in Turkish English dictionary
- counter
There were three white guys sitting at the counter.
- Tezgahta oturan üç tane beyaz adam vardı.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- bench
May I approach the bench?
- Tezgaha yaklaşabilir miyim?
The cat has hidden under the bench.
- Kedi tezgah altına saklandı.
- bench
May I approach the bench?
- Tezgaha yaklaşabilir miyim?
The cat has hidden under the bench.
- Kedi tezgah altına saklandı.
- stall
Goods at the food and clothing stalls were very cheap.
- Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.
In order to reach the apparel stalls, we went up by two floors.
- Giyim tezgahlarına ulaşmak için iki kat yukarı çıktık.
- the bench
The cat has hidden under the bench.
- Kedi tezgah altına saklandı.
May I approach the bench?
- Tezgaha yaklaşabilir miyim?
- buck
- (İnşaat) a-frame
- trick
Old people were tricked by the shop assistant.
- Yaşlı insanlar tezgâhtar tarafından kandırıldı.
- loom
After I tried out my new loom, I made my bed and repaired the coffee grinder.
- Ben yeni dokuma tezgahımı denedikten sonra, yatağımı yaptım ve kahve değirmenini tamir ettim.
- collusion
- conspiracy
- table
- (İnşaat) trestle
- shipbuilding yard
- Conspiracy, plot, trick
- (iş) siege
- counter (long table in a shop or office separating clientele and personnel and over which business transactions are made or food is served); (small, portable) display stand or case (used by street sellers)
- workbench, bench; loom; counter; shipbuilding yard; conspiracy, trick
- pitch
- stand
- counter (in a kitchen)
- loom (used for weaving)
- stocks, ways, shipway
- frame
- workbench
- sales booth
- collusion
- cradle
- conspiracy
- counter sink
- worktop
- tezgah gövdesi
- (Mekanik) machine bed
- tezgah gövdesi
- (Mekanik) machine frame
- tezgah hazırlamak
- collude
- tezgah kalıplaması
- (Mekanik) bench molding
- tezgah mengenesi
- table vice
- tezgah üstü
- (Tıp) over the counter
- tezgah üstü
- (Ticaret) over-the-counter
- tezgah üstü piyasa
- (Ticaret) over the counter market
- tezgah üstü piyasalar
- (Ticaret) over the counter markets
- tezgah üstü piyasalar
- (Ticaret) over the counter otc
- tezgah-üstü
- (Ticaret) over-counter
- tezgah açmak
- open a stall
- tezgah açmak
- open a booth
- tezgah burgusu
- bench screw
- tezgah delgisi
- bench drill
- tezgah döğeri
- (Tekstil) working loom
- tezgah fotometresi
- bench photometer
- tezgah işi
- bench work
- tezgah keneti
- bench cramp
- tezgah makası
- bench plate shears
- tezgah makası
- bench shears
- tezgah matkabı
- bench drilling machine
- tezgah muayenesi
- (Havacılık) bench check
- tezgah raybası
- (Mekanik) chuking reamer
- tezgâh başı yapmak
- slang to stand at the bar and have a drink
- tezgâh hazırlamak
- to collude
- tezgâh kirası
- stallage
- tezgâh kurmak
- slang to have sexual intercourse, have sex, do it
- tezgâh mengenesi
- bench vice
- tezgâh rendesi
- bench plane
- tezgâh tırnağı
- bench stop
- tezgâh üstü testere makinesi
- sawbench
- tezgahlar
- machines
- mekik tezgah
- (Tekstil) shuttle-loom
- otomatik tezgâh
- automatic loom
- yana yatmalı tezgâh
- (haddehane) tilter
- zincirli tezgâh
- chain loom