tetikle

listen to the pronunciation of tetikle
Turkish - English
{f} triggering
Present participle of trigger
that triggers or initiates
the initiation of an action
Electroacoustic Devices
Transient (gated) imaging Bubbles are destroyed by ultrasound depending on level of Mechanical Index (MI) Must trigger single images, to allow reperfusion after bubble destruction
action of the verb to trigger
tetik
trigger

Tom took his finger off the trigger. - Tom parmağını tetikten çekti.

The police found Tom's fingerprint on the trigger. - Polis tetikte Tom'un parmak izini buldu.

tetik
hair trigger
tetik
agile
tetiklemek
(Nükleer Bilimler) trigger
tetik
{s} nimble
tetik
fine
tetik
vigilant

You can't be too vigilant. - Çok tetikte olamazsın.

We must remain vigilant. - Biz tetikte kalmalıyız.

tetik
delicate
tetik
cock
tetik
dapper
tetiklemek
set off
tetiklemek
trigger off
tetik
alert

We have to stay alert. - Tetikte beklemek zorundayız.

He didn't want to be cheated again, and was always on the alert. - O tekrar aldatılmak istemiyordu ve her zaman tetikteydi.

tetik
detent
tetik
awake
tetik
sharpeyed
tetik
yare
tetik
watchful

Do not try to run away, please, because the eyes of your enemies are watchful. - Lütfen kaçmaya çalışma, çünkü düşmanının gözleri tetikte.

Turkish - Turkish

Definition of tetikle in Turkish Turkish dictionary

tetik
Büyük kepçe
tetik
Dikkat ve özen gerektiren, nazik
tetik
Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık
tetik
Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela. Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık
tetik
Ateşli silâhları ateşlemek için çekilen küçük manivela
tetiklemek
Harekete geçirmek
tetikle
Favorites