Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
- We noticed his reluctance to testify.
Kurban tanıklık etmek zorunda değildi.
- The victim didn't have to testify.
Leyla ifade vermek için mahkeme salonuna girdi.
- Layla entered the courtroom to testify.
Sami, Leyla'ya karşı ifade vermek için oradaydı.
- Sami was there to testify against Layla.
Tom, Mary'ye karşı tanıklık yapmak istiyordu.
- Tom wanted to testify against Mary.
Tom, Mary'ye karşı şahitlik yapmak istemedi.
- Tom didn't want to testify against Mary.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
Tanık onun adını açıkladı.
- The witness stated his name.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
- Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
Tom geride hiç şahit bırakmadı.
- Tom left no witnesses behind.
Eşim aleyhine asla tanıklık etmezdim.
- I'd never testify against my wife.
Savcı benim Tom aleyhinde tanıklık yapmamı istiyor.
- The DA wants me to testify against Tom.
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
- She witnessed him being killed.
O, kazaya tanıklık etti.
- He witnessed the accident.