It was sheer coincidence that Mary and I were on the same train.
- Mary ve benim aynı trende olmamız, tamamen bir tesadüftü.
I wonder if it really was a coincidence.
- Gerçekten bir tesadüf olup olmadığını merak ediyorum.
It so happened that I rode in the same train with him.
- Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
It happened that I saw my friend walking in the distance.
- Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.
I met her by accident.
- Tesadüfen onunla karşılaştım.
I met him by accident at the airport yesterday.
- Dün havalanında tesadüfen onunla karşılaştım.
By chance, I met your brother on the street.
- Tesadüfen, caddede senin erkek kardeşine rastladım.
We met her brother at the shop by chance.
- Onun kardeşiyle tesadüfen dükkânda karşılaştık.
I thought it was a fluke.
- Ben onun bir tesadüf olduğunu düşündüm.
Maybe it was just a fluke.
- Belki de bu sadece bir tesadüftü.