tesadüfen

listen to the pronunciation of tesadüfen
Turkish - English
incidentally
accidentally

This discovery was made accidentally. - Bu keşif tesadüfen yapıldı.

by chance

The question is whether Tom was planning to meet Mary or just met her by chance. - Sorun Tom'un Mary ile karşılaşmayı planladığı mı yoksa tesadüfen karşılaştığı mıdır.

We met her brother at the shop by chance. - Onun kardeşiyle tesadüfen dükkânda karşılaştık.

by coincidence

We met completely by coincidence. - Biz tamamen tesadüfen karşılaştık.

causelessly
by chance, by coincidence, by accident, accidentally, incidentally
in passing
fortuitously
casually

I greeted Tom casually. - Tom'u tesadüfen selamladım.

by chance, by accident, fortuitously; by coincidence, coincidentally
by accident

I only found out about it purely by accident. - Ben onun hakkında tamamen tesadüfen öğrendim.

I met her by accident. - Tesadüfen onunla karşılaştım.

haply
by good fortune
self indulgent
haphazardly
coincidentally
coincidently
by the chance
ıncidentally
adventitious
random
passing
tesadüfen karşılaşmak
run across
tesadüfen duymak
overhear
tesadüfen bulmak
alight on
tesadüfen bulmak
happen upon
tesadüfen bulmak
happen on
tesadüfen bulmak
chance upon
tesadüfen bulmak
stumble on
tesadüfen bulmak
stumble across
tesadüfen bulmak
stumble upon
tesadüfen bulmak
alight
tesadüfen bulmak
blunder upon
tesadüfen gelen bemol ya da diyez
accidental
tesadüfen gelmek
happen along
tesadüfen karşılaşmak
to chance on sb/sth
tesadüfen olan
casual
tesadüfen olmak
to chance
tesadüfen olmak
chance
Turkish - Turkish
(Hukuk) Rastlantıyla;rastlantı sonucu
(Osmanlı Dönemi) Tesadüf olarak, rastgele
Rast gelerek, rastlantı sonucu olarak: "Bunlardan birisi ile tesadüfen oda arkadaşlığı yaptım."- H. Taner
Rast gelerek, rastlantı sonucu olarak
tesadüfen
Favorites