I was compelled to leave school.
- Ben okulu terk etmek zorunda bırakıldım.
I didn't know he had decided to leave his job.
- Onun işini terk etmek için karar verdiğini bilmiyordum.
They had to abandon their vehicles in the snow.
- Araçlarını karda terk etmek zorunda kaldılar.
We have to abandon the plan.
- Planı terk etmek zorundayız.
I've decided to quit doing that.
- Onu yapmayı terk etmeye karar verdim.
Tom says he wants to leave the country.
- Tom, ülkeyi terketmek istediğini söylüyor.
Sami wanted to leave Layla.
- Sami, Leyla'yı terketmek istiyordu.