tereddütle

listen to the pronunciation of tereddütle
Turkish - English
hesitantly

Tom began hesitantly. - Tom tereddütle başladı.

Tom smiled hesitantly. - Tom tereddütle gülümsedi.

doubtfully
tereddüt
hesitation

He sold his own car without hesitation. - O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.

His hesitation made me doubt. - Tereddütü beni şüpheye düşürdü.

tereddüt
reservation
tereddüt
fluctuation
tereddüt
pause
tereddüt
(Askeri) discrepancy
tereddüt
suspense
tereddüt
oscillation
tereddüt
puzzle
tereddüt
perplexity
tereddüt
vibration
tereddüt
reluctance
tereddüt
wobble
tereddüt
incertitude
tereddüt
shilly-shally
tereddüt
puzzlement
tereddüt
vacillation
tereddüt
hesitancy
tereddüt
{i} vacillate
tereddüt
hesitance
tereddüt
hesitation, indecision
tereddüt
ambiralance
tereddüt
uncertain
tereddüt
cunetation
tereddüt
indetermination
tereddüt
dubitation
tereddüt
shillyshally
tereddüt
scruple
tereddüt
indecisive
tereddüt
waver

Tom's confidence is wavering. - Tom'un güveni tereddütlü.

He wavered between going home and remaining at work in the office. - Eve gitmek ve ofiste işte kalmak arasında tereddüt etti.

tereddütle
Favorites