tereddüt etmek

listen to the pronunciation of tereddüt etmek
Turkish - English
Hesitate
waver
to hesitate; to waver, falter
to hesitate, to waver
dither
(Askeri) fluctuate
wobble
vacillate
falter
hang back
stop short of
shilly-shally
shillyshally
halt
{f} hover
stickle
{f} scruple
tereddüt et
hung back
tereddüt et
{f} vacillating
tereddüt et
hesitate

Since it was raining, Nancy hesitated to go out. - Yağmur yağdığı için, Nancy dışarı çıkmaya tereddüt etti.

He hesitated for a while. - O bir süre tereddüt etti.

tereddüt et
hang back
tereddüt et
{f} vacillate
tereddüt et
hesitating
tereddüt et
scruple
Turkish - Turkish
Kararsız davranmak, duraksamak
çizginmek
tereddüt etmek
Favorites