It is preferable that he gets there by tomorrow.
- Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
Work is preferable to idleness.
- Çalışma avareliğe tercih edilir.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
I prefer to not talk about it.
- Bunun hakkında konuşmayı tercih etmiyorum.
I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
- Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
May I ask which you prefer?
- Hangisini tercih ettiğini sorabilir miyim?
Tennis is my preferred sport.
- Tenis tercih ettiğim spordur.
Tom didn't ask me which I preferred.
- Tom bana hangisini tercih ettiğimi sormadı.