Definition of terci̇h in Turkish English dictionary
- tercih
- choice
Tom has no choice in this matter.
- Tom'un bu bu meselede bir tercihi yok.
I know where Tom would be if he had any choice.
- Bir tercihi olsa Tom'un nerede olacağını biliyorum.
- tercih
- (Hukuk) preference
The kind of music one listens to is a matter of preference.
- Birinin dinlediği müzik türü bir tercih meselesidir.
My decided preference is the fourth and the last of these alternatives.
- Benim tartışmasız tercihim bu seçeneklerden dördüncüsü ve sonuncusudur.
- tercih etmek
- prefer
- tercih edilebilir
- preferable
- tercih
- prefer
I prefer soccer to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ederim.
I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- tercih
- would rather
I would rather have been born in Japan.
- Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim.
I would rather stay at home than go out for a walk.
- Yürüyüşe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
- tercih
- (Bilgisayar) weight
- tercih
- dish
Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
I would rather die than live in dishonor.
- Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
- tercih
- preference, choice
- tercih
- option
Layla prefers the second option.
- Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
- tercih
- predilection
- tercih
- fondness
- tercih edilen
- preferred
- tercih edilmek
- be preferred
- tercih etmek
- would rather
- tercih etmek
- opt for
- tercih etmek
- to prefer, to choose, to opt for sth
- tercih etmek
- to prefer; to prefer (one person or thing) to (another)
- tercih etmek
- choose
- tercih etmek
- like better
- tercih hakkı
- preference
- tercih edilen
- favorite
- tercih edilen
- favored
- tercih edilen genişlik
- (Bilgisayar) preferred width
- tercih edilen sunucu
- (Bilgisayar) preferred server
- tercih edilmek
- be favored
- tercih edilmeyen
- unfavourable
- tercih edilmiş
- opted
- tercih etme
- opting
- tercih etme
- electing
- tercih etmek
- rather
- tercih etmek
- prefer to
- tercih etmek
- give preference
- tercih etmek
- go for
- tercih etmek
- favor
- tercih etmek
- opt for something
- tercih etmek
- would sooner
- tercih etmek
- had rather
- tercih etmek
- give preference to
- tercih nedeni
- preferred
- tercih sebebi
- preferred
- tercih sebebi
- preferably
- tercih yapmak
- preference
- tercih edilme
- be preferred
- tercih meselesi
- A matter of choice
- tercih bölgesi
- (İstatistik,Ticaret) zone of preference
- tercih edilebilirlik
- preferability
- tercih edilebilme
- preferability
- tercih edilen aygıt
- (Bilgisayar) preferred device
- tercih edilen ağaç
- (Bilgisayar) preferred tree
- tercih edilen kalite
- (Bilgisayar) preferred quality
- tercih edilen ortam
- (Bilgisayar) preferred media
- tercih edilen paralel kip
- (Bilgisayar) preferred parallel mode
- tercih edilir
- preferable
I think peace is very much preferable to war, don't you?
- Bence barış savaşa daha çok tercih edilir, değil mi?
It is preferable that he gets there by tomorrow.
- Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.
- tercih et
- (Bilgisayar) set preferred
- tercih etmek
- opt
- tercih formu
- (Askeri) preference blank
- tercih hakkına sahip olan
- (Ticaret) preferential
- tercih hakkına sahip olmak
- have preference
- tercih oyu
- (Politika, Siyaset) preferential voting
- tercih valfi
- demand valve
- Tercihler
- preferences
I have the right to keep my voting preferences secret.
- Oy verme tercihlerimi gizli tutma hakkına sahibim.
My preferences are very dissimiliar to yours.
- Tercihlerim sizinkine çok benzerdir.
- cinsel tercih
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sexual preference
- tercih
- prefered to
- tercih
- election
- tercih
- favoured
- tercih
- preferred to
- tercih
- prefering
- tercih
- prefer to
I prefer to buy domestic rather than foreign products.
- Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.
- tercih
- opted to
- tercih
- prefers
Tom prefers speaking French.
- Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.
I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
- Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- tercih
- in preference
- 18 kırat altın olan bir tane tercih ederim
- I would prefer one in 18 carat gold
- burada kalmayı tercih ederim
- i'd just as soon stay here
- büyük araba tercih ederim
- I prefer a large car
- cam kenarı tercih ederim
- I prefer a seat by the window
- daha basit bir model tercih ederim
- I prefer a simpler style
- gemiyle gitmeyi tercih ederim
- I prefer to go by boat
- hangi koltuğu tercih edersiniz
- What seats would you prefer
- küçük bir araba tercih ederim
- I prefer a small car
- mobilyalı bir daire tercih ederim
- I would prefer a furnished apartment
- nasıl bir tur tercih edersiniz
- What kind of tour would you prefer
- otobüsle gitmeyi tercih ederim
- I prefer to go by bus
- otomatik vites tercih ederim
- I prefer automatic transmission
- toplumsal tercih kuramı
- (Politika, Siyaset) social choice theory
- trenle gitmeyi tercih ederim
- I prefer to go by train
- uçakla gitmeyi tercih ederim
- I prefer to go by plane
- zorunlu tercih
- forced choice
- üniversite tercih formu
- (Eğitim) university preference form