It is impudent of you to make fun of adults.
- Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
It was impolite of him to do so.
- Öyle yapması terbiyesizlikti.
She spoke impolitely.
- O terbiyesizce konuştu.
It's bad manners to eat on trains and buses in Japan.
- Japonya'da trenlerde ve otobüslerde yemek yemek terbiyesizliktir.
It's bad manners to talk during a concert.
- Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.
I was trying to say something when you so rudely interrupted.
- Sen terbiyesizce sözümü kestiğinde ben bir şey söylemeye çalışıyordum.
What a nasty man he is!
- Ne terbiyesiz bir adam!
I can't stand that nasty attitude of his any longer.
- Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
l know he's stubborn, ill-bred, and what's more, he's crazy.
- Onun inatçı, terbiyesiz olduğunu biliyorum ve ayrıca o deli.