terbi̇ye

listen to the pronunciation of terbi̇ye
Turkish - English

Definition of terbi̇ye in Turkish English dictionary

terbiye
nurture
terbiye
(Denizbilim) treatment
terbiye
finish
terbiye
(Denizbilim) improvement
terbiye
bristly
terbiye
(Gıda) liaison
terbiye
(Gıda) egg yolk and lemon sauce
terbiye
good manners
terbiye
punishment
terbiye
bringing up
terbiye
seasoning for food
terbiye
finishing
terbiye
dressing
terbiye
bringing up; breeding; training; (good) manners, decency; correction, punishment; seasoning for food, sauce; finish, finishing
terbiye
education
terbiye
training (a voice)
terbiye
cultivation
terbiye
good manners, manners
terbiye
decency

He didn't have the decency to admit that he was wrong. - O yanılgan olduğunu itiraf edebilecek bir terbiyeye sahip değildi.

Tom didn't even have the decency to admit he was wrong. - Tom'un bile hatalı olduğunu itiraf etmek için terbiyesi yoktu.

terbiye
breeding
terbiye
seasoning
terbiye
schooling
terbiye
sauce
terbiye
politeness
terbiye
(yemek) liaison
terbiye
teaching (someone) good manners; disciplining
terbiye
taming or training (of an animal)
terbiye
training, education (of a person)
terbiye
any of several sauces made primarily with lemon juice and whole eggs
terbiye
manners

It's supposed to be bad manners to talk with your mouth full. - Dolu ağzınla konuşmak terbiyesizlik olması gerekiyor.

How does he teach his kids manners? - O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?

terbiye
dressage
terbiye edilmiş
(Gıda) marinated
terbiye etmek
tame
terbiye etmek
(Gıda) marinate
terbiye etmek (hayvan)
manage
terbiye görmek
trained
terbiye görmek
be trained
terbiye görmemiş
ill-bred
terbiye karışımı
(Gıda) marinade
terbiye yemek
liaison
tekstil terbiye makineleri
(Teknik,Tekstil) textile finishing machines
terbiye almak
1. to be taught (good) manners. 2. to be trained, be educated
terbiye amaçlı
disciplinary
terbiye eden
expurgator
terbiye edici
educatory
terbiye edici tarife
(Ticaret) educational tariff
terbiye edilmemiş
undisciplined
terbiye edilmemiş
(hayvan) untrained
terbiye edilmiş
housebroken
terbiye edilmiş olarak
culturedly
terbiye etme
edification
terbiye etme
educating
terbiye etmek
discipline
terbiye etmek
manage
terbiye etmek
(at) rough
terbiye etmek
educate
terbiye etmek
teach manners
terbiye etmek
bring up
terbiye etmek
chasten
terbiye etmek
polish
terbiye etmek
school
terbiye etmek
train
terbiye etmek
edify
terbiye etmek
a) to bring up, to educate b) to tame, to train c) to chasten d) (yemek) to season e) to finish
terbiye etmek
1. to teach (someone) good manners; to discipline (someone). 2. to train, educate (someone). 3. to train or tame (an animal). 4. to train (a voice)
terbiye etmek
break in
terbiye etmek
nurture
terbiye etmek
housebreak

It took me a lot less time to housebreak my German shepherd than it took to housebreak my other dog. - Alman çoban köpeğimi terbiye etmek diğer köpeğimi terbiye etmekten çok daha az zamanımı aldı.

terbiye etmek (yiyecek)
(Gıda) to season
terbiye görmek
to be trained
terbiye görmek
1. to be taught (good) manners. 2. to be trained, be educated
terbiye
training
terbiye
good breeding
Talim Terbiye Kurulu
Board of Education and Discipline
talim ve terbiye kurulu
Board of Education
at terbiye etmek
lunge
iyi terbiye etmemek
drag up
sende hiç terbiye yok mu?
don't you have any manners?
talim ve terbiye
training
terbiye
manner

How does he teach his kids manners? - O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor?

It's bad manners to talk during a concert. - Bir konser sırasında konuşmak terbiyesizliktir.

terbiye
urbanity
terbiye
upbringing

He's had a liberal upbringing. - O, özgürlükçü bir terbiye aldı.

terbiye
polish
terbiye
culture
yaş terbiye
wet finishing
yeniden terbiye etmek
reeducate
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın emirlerine itaat ederek ruhen ve cismen yükselmeye ve yükseltmeye çalışmak. Kemale ermeğe, nizam ve emirleri dinlemeğe çalışmak. Allah rızası yolunda gitmeyi öğrenmek
terbiye
Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma
terbiye
Görgü
terbiye
Eğitim: "Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler."- A. Ş. Hisar
terbiye
(Osmanlı Dönemi) beslemek, yetiştirmek, büyütmek
terbiye
Araba hayvanlarının dizginleri
terbiye
Alıştırma
terbiye
Dokuma veya örmeden gelen kumaşın ya da elyafın iplik halindeki tekstil materyalinin görünüm ve kullanım özelliklerini değiştirmek, geliştirmek için yapılan işlemlerin bütünü
terbiye
Arabaya koşulan atların dizgini
terbiye
Hayvanı alıştırma: "Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu."- F. R. Atay
terbiye
Eğitim
terbiye
At yuları
terbiye etmek
Eğitmek
terbiye etmek
Tabaklamak
Talim ve Terbiye Kurulu
(Eğitim) Milli Eğitim Bakanlığı'nin müfredat programlarını hazırlayan, okullarda okutulacak ya da tavsiye edilebilecek yazılı, görsel ve sesli materyalleri inceleyen, kitap inceleme komisyonlarında bir çok sorunun görüldüğü kurumu
Terbiye
(Osmanlı Dönemi) KÜLSUM
terbi̇ye
Favorites