John represented his class in the swimming match.
- John yüzme yarışmasında sınıfını temsil etti.
The cicada has represented insouciance since antiquity.
- Ağustosböceği antik çağlardan beri ilgisizliği temsil etmiştir.
He represented our company at the conference.
- Konferans sırasında şirketimizi temsil etti.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
- Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.