My wife is obsessed with cleaning.
- Karım temizlik konusunda takıntılı.
I enjoy cooking, but I don't like the cleaning up afterwards.
- Yemek pişirmekten hoşlanırım ama sonrasında temizlik yapmayı sevmiyorum.
He's obsessed with cleanliness.
- Onun temizlik takıntısı var.
My wife is obsessed with cleanliness.
- Karımda temizlik takıntısı var.
During the weekends, she does housekeeping as a second job.
- Hafta sonlarında o, ikinci bir iş olarak otel temizlik ve bakımı yapar.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
Today, we're doing a big cleanup.
- Bugün büyük bir temizlik yapıyoruz.
Many household cleaners contain poison.
- Birçok ev temizlik malzemeleri zehir içerir.
He voluntarily helped his mum clean.
- O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
She will clear the table of the dishes.
- O, bulaşık masasını temizleyecek.
He cleared his throat, and said:I love Tatoeba!.
- Boğazını temizledi ve Ben Tatoeba'yı seviyorum! dedi.
She helped her mother clean the house.
- Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.
We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
White carpets are very hard to keep clean.
- Beyaz halıları temiz tutmak çok zordur.
We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
- Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
The casting came cleanly out of its mold.
- Döküm kalıbından temiz geldi.
It is impossible for me to cleanly crack an egg with both hands.
- Bir yumurtayı iki elimle temiz bir şekilde kırmam imkansız.
I want to keep my room as neat as possible.
- Odamı mümkün olduğunca temiz tutmak istiyorum.
She is always neat and tidy.
- O her zaman temiz ve düzenli.
Have you ever breathed pure air?
- Hiç temiz hava soludun mu?
I cannot breathe pure air. I live in a large city.
- Ben temiz hava alamıyorum. Ben büyük bir şehirde yaşıyorum.
If I was going to the African continent where would be the safest and most sanitary place?
- Eğer Afrika kıtasına gitmiş olsaydım en güvenli ve en temiz yer neresi olurdu?
She is always neat and tidy.
- O her zaman temiz ve düzenli.
I want you to have this room clean and tidy.
- Bu odayı temiz ve düzenli tutmanı istiyorum.
Something wasn't kosher.
- Bir şey temiz değildi.
Though she did not wear expensive clothes, she was neatly dressed.
- O pahalı elbiseler giymemesine rağmen temiz giyerdi.
She is always neatly dressed.
- O her zaman temiz giyinir.
It's one of the cleanest cities in the world.
- Dünyadaki en temiz şehirlerden biridir.
During the weekends, she does housekeeping as a second job.
- Hafta sonlarında o, ikinci bir iş olarak otel temizlik ve bakımı yapar.
He went outside for a breath of fresh air.
- Temiz hava almak için dışarı çıktı.
Light is as necessary as fresh air is for health.
- Işık sağlık için temiz havanın gerekli olduğu kadar gereklidir.
The government has made efforts to make our country clean and green.
- Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.