He scolded me for being lazy.
- O, tembel olduğum için beni azarladı.
The quick brown fox jumped over the lazy brown dog.
- Hızlı kahverengi tilki tembel kahverengi köpeğin üstüne atladı.
Tom is even lazier than I am.
- Tom bile benden daha tembel.
Can you believe it? She's even lazier than me.
- Buna inanabilir misin? O benden bile daha tembeldir.
Get back to work, you lazy bum!
- İşe geri dön, seni tembel serseri!
Get up already, you lazybones!
- Kalkın artık tembeller sizi!
Tom never slacks off.
- Tom asla tembellik etmez.
He got the sack for slacking off at work.
- O, işte tembellik ettiği için işten kovuldu.
I've been sluggish recently.
- Son zamanlarda tembellik ediyorum.
I've been sluggish recently.
- Son zamanlarda tembelleştim.
I've been sluggish recently.
- Son zamanlarda tembellik ediyorum.
I've been sluggish recently.
- Son zamanlarda tembelleştim.
Laziness is nothing more than the habit of resting before you get tired.
- Tembellik, yorulmadan önce dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.
His failure was due to his idleness.
- Onun başarısızlığı onun tembelliğinden dolayı idi.
He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
- Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
In other words, he is a lazy person.
- Diğer bir deyişle, o tembel bir insandır.
John was a lazy person until he met you.
- John seninle tanışıncaya kadar tembel bir kişiydi.
Tom's a big, fat slob.
- Tom büyük, şişman bir tembeldir.