temassız

listen to the pronunciation of temassız
Turkish - English
contactless
That does not use or require contact in order to operate
That has no contact(s)
{s} lacking contacts, lacking electrical conductors that touch in order to close a circuit
temas
contact

By studying overseas, students can come into contact with other manners and customs. - Yurt dışında eğitim görerek, öğrenciler diğer görgü ve gelenekler ile temas kurabilirler.

Tom maintained eye contact with Mary. - Tom Mary ile göz teması sürdürdü.

temas
brush
temas
{i} contacting

He will be contacting you directly. - O sizinle doğrudan temas kuracak.

temas
contact in
temas
contact patch
temas
in touch

I will get in touch with him as soon as possible. - Mümkün olduğunca kısa sürede onunla temas edeceğim.

I will get in touch with you. - Ben seninle temas kuracağım.

temas
contact, communication
temas
communication
temas
contiguity
temas
feel

Tom is in touch with his feelings. - Tom duyguları ile temas halinde.

Feel free to contact me if you have any other questions. - Başka sorunlarınız olursa benimle temas kurmaktan çekinmeyin.

temas
touch

I will get in touch with you again about this matter. - Bu konuyla ilgili seninle tekrar temasa geçeceğim.

I will get in touch with him as soon as possible. - Mümkün olduğunca kısa sürede onunla temasa geçeceğim.

temas
contact, touch
temas
contingence
Turkish - Turkish

Definition of temassız in Turkish Turkish dictionary

TEMAS
(Osmanlı Dönemi) Bak: Temass
Temas
değinti
temas
Gidip gelme, ulaşım, bağlantı
temas
Dokunma
temas
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet
temas
Değme, dokunma, dokunuş
temas
Değme, dokunma (I), dokunuş (I)
temas
(Osmanlı Dönemi) değmek
temas
Değme, dokunma
temas
Değinme, sözünü etme, bahsetme
temas
Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet: "Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır."- S. F. Abasıyanık
temassız
Favorites