telefonlaşma

listen to the pronunciation of telefonlaşma
Turkish - English
telephoning (each other)
telefon
{i} telephone

Where is the nearest telephone? - En yakın telefon nerede?

He asked for my permission to use the telephone. - Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.

telefon
blower
telefon
phone

You should turn off your cell phone. - Cep telefonunu kapatmalısın.

Get both a phone and internet access in a single package! - Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!

telefon
call

I need to make a telephone call. - Benim bir telefon konuşması yapmam gerekiyor.

I called Susan to apologize to her, but she hung up on me. - Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.

telefon
(Bilgisayar) name on
telefon
(Bilgisayar) telephony
telefon
dial phone
telefon
telephoned

Paul telephoned just now. - Paul az önce telefon etti.

The man who telephoned an hour ago was Frank. - Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.

telefon
telephone call, phone call
telefon
telephone, phone
telefon
telephone, phone; call, telephone call, phone call
telefonlaşmak
to talk over the telephone, talk on the telephone (with someone)
Turkish - Turkish
telefonlaşma
Favorites