Turkish - English
Definition of teknoloji̇ in Turkish English dictionary
- teknoloji
- technology
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
-Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
What is the advantage to this technology?
-Bu teknolojinin avantajı nedir?
- teknoloji
- technics
- teknoloji
- technology uygulayımbilim
- teknoloji
- technic
- teknoloji aktarımı
- technology transfer
- teknoloji parkı
- (Politika, Siyaset) technology park
- teknoloji transferi
- (Askeri) technological transfer
- teknoloji açığı hipotezi
- (Ticaret) technological gap model
- teknoloji bakımından
- technologically
- teknoloji değerlendirmesi
- (Ticaret) technology assessment
- teknoloji değerlendirmesi/kontrol planı
- (Askeri) technology assessment/control plan
- teknoloji gelistirme merkezi
- technology development center
- teknoloji geliştirme merkezi
- technology development centres
- teknoloji gösterme
- (Telekom) technology demonstration
- teknoloji kanıtlama
- (Telekom) technology demonstration
- teknoloji korkusu
- (Ticaret) technophia
- teknoloji korkusu
- technophobe
- teknoloji nefreti
- technophobe
- teknoloji onay şeması
- technology approval schedule
- teknoloji paketi
- (Ticaret) package of technology
- teknoloji pazarı
- (Ticaret) technology market
- teknoloji piyasası
- (Ticaret) technology market
- teknoloji psikolojisi
- engineering psychology
- teknoloji stratejisi
- technology strategy
- teknoloji transferi
- technology transfer
- teknoloji uyarlaması
- (Ticaret) technology adaptation
- teknoloji uzmanı
- technologist
- teknoloji ve devlet
- technology and states
- teknoloji ve devlet
- technology and state
- teknoloji ve hukuk
- technology and law
- teknoloji ve medeniyet
- technology and civilization
- teknoloji ve sanat
- technology and the arts
- teknoloji ve uygarlık
- technology and civilization
- teknolojiler
- technologies
The problem with many language teachers is that they underrate new technologies in their teaching methods.
-Birçok yabancı dil öğretmeninin sorunu şu ki, onlar öğretim yöntemlerinde yeni teknolojilere hak ettikleri değeri vermiyorlar.
He is always learning new techniques and technologies.
-O her zaman yeni teknik ve teknolojileri öğreniyor.
- fen ve teknoloji
- science and technology
- alternatif teknoloji
- (Pisikoloji, Ruhbilim) alternative technology
- en son teknoloji
- state-of-the-art technology
- eski (teknoloji/makine vb)
- outmoded
- ileri (teknoloji)
- sophisticated
- israil teknoloji enstitüsü
- technion
- sahip olunan teknoloji
- proprietary technology
- son teknoloji
- cutting-edge technology
- son teknoloji
- high technology
- son teknoloji
- cutting edge technology
- tıbbi teknoloji
- (Tıp) medical technology
- Altıncı Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Çerçeve Programı
- (Hukuk) The Sixth Research and Technological Development Framework Programme
- Bilim ve Teknoloji Başkanı Yardmıcısı (CIA)
- (Askeri) Deputy Director for Science & Technology (CIA)
- Müşterek Özel Teknoloji Karşı Tedbirleri Programı Ofisi
- (Askeri) Joint Program Office for Special Technology Countermeasures
- Savunma Bakanlığı Tedarik, Teknoloji Ve Lojistik Müsteşarlığı
- (Askeri) Office of the Under Secretary of Defense - Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı OUSD(AT&L) Office of the Under Secretary of Defense (Acquisition, Technology, and Logistics)
- Savunma Tedarik ve Teknoloji Müsteşarı
- (Askeri) (A&T) Under Secretary of Defense for Acquisition and Technology
- Savunma Tedarik, Teknoloji ve Lojistik Müsteşarı
- (Askeri) (AT&L) Under Secretary of Defense for Acquisition, Technology,and Logistics
- Ulusal Standartlar Ve Teknoloji Enstitüsü; ulusal istihbarat destek timi
- (Askeri) National Institute of Standards and Technology; national intelligence support team
- benzer teknoloji
- (Ticaret) same technology
- bilimsel teknoloji
- scientific technology
- deneysel teknoloji
- bleeding-edge technology
- en iyi mevcut teknoloji
- (Jeoloji) best available technology
- ileri teknoloji
- advanced technology
- infrared teknoloji
- infrared technology
- mimari ve teknoloji
- (Mimarlık) architecture and technology
- prototip teknoloji
- bleeding-edge technology
- sanat ve teknoloji
- art and technology
- sanayi ve teknoloji bakanlığı
- Ministry of Industry and Technology
- yüksek teknoloji
- high tech
Today's modern tractors and combines are equipped with high technology.
-Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır.
- yüksek teknoloji
- high technology
- yüksek teknoloji gerektiren
- hi tech
- yüksek teknoloji suçları
- (Hukuk) (bilişim) high-tech crime, particulary computer-related crime
- yüksek teknoloji ürünü
- hi tech
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of teknoloji̇ in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Fr. Teknik bilgiler. Matematik, Kimya ve Fizik ilminden elde edilen bilgiler
- (Hukuk) Endüstrinin belli kollarında kullanılan usullerin incelenmesi; bilim, sanat ve mesleklere özgü terimlerin tümü
- teknoloji
- Teknoloji, Yunanca τέχνη (sanat) ve λογία (bilmek) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. İnsanoğlunun gereklerine uygun yardımcı alet ve araçların yapılması ya da üretilmesi için gerekli bilgi ve yetenektir. Teknoloji ayrıca, bir sanayi dalıyla ilgili üretim yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgidir
- teknoloji
- Bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgi
Related Terms
teknoloji̇
Hyphenation
tek·no·lo·ji̇Resimler
History
Favorites