Turkish - English
Definition of teknelerin in Turkish English dictionary
- of boats
- tekne
- {i} boat
I saw a fishing boat about a mile off the shore.
-Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.
She caught sight of a rowing boat in the distance.
-O, uzakta kürek çeken bir teknenin görüntüsünü gördü.
- tekne
- vessel
- tekne
- {i} ship
The big ship rammed a fishing boat.
-Büyük gemi bir balıkçı teknesine çarptı.
- tekne
- wooden trough
- tekne
- ship's hull
- tekne
- (Coğrafya) syncline
- tekne
- keeve
- tekne
- tank
- tekne
- sag
- tekne
- back
I swam back to the boat.
-Ben tekneye geri yüzdüm.
Let's get back to the boat.
-Tekneye geri dönelim.
- tekne
- tub
- tekne
- vat
- tekne
- basin
- tekne
- trough (e.g. watering trough; mortarboard, mortar bed; dough tray, dough trough)
- tekne
- wooden trough; ship's hull; ship, boat, craft; sink, tub, basin, tank; basin, syncline
- tekne
- geol. basin
- tekne
- hull (of a ship)
- tekne
- glider
- tekne
- bottom
Sami placed Layla's body on the bottom of the boat.
-Sami, Leyla'nın cesedini teknenin altına yerleştirdi.
- tekne
- geol. syncline
- tekne
- hull
- tekne
- trough
- tekne
- print. galley, tray used to hold set type
- tekne
- (boya vb.) back
- tekne
- belly, table (of certain stringed instruments)
- tekne
- (Tekstil) bowl
- tekne
- galliot
- tekne
- coracle
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of teknelerin in Turkish Turkish dictionary
- Tekne
- havza
- Tekne
- ineç
- tekne
- Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
- tekne
- Deniz taşıtı: "Kayıkçı, deniz suyu vura vura boyası çürüyen teknesini, Bostan İskelesi'nin basamağına bağladı."- F. R. Atay
- tekne
- Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap: "Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti."- Y. Kemal
- tekne
- Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
- tekne
- Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
- tekne
- Deniz taşıtı
- tekne
- Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
- tekne
- Bir geminin dışını oluşturan ve tüm bölümlerini kabuk gibi sararak yüzmesini sağlayan, omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
- tekne
- Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, havza
- tekne
- Hamur yağrulan tahta kap
- tekne
- Kadınların başlarına sardıkları beyaz sarık
- tekne
- Uzun ve geniş hamur kabı
- tekne
- Uzunca yapılan kab
- tekne
- Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, havza(Jeo.)
Related Terms
teknelerin
Hyphenation
tek·ne·le·rinResimler
History
Favorites