teklifsiz

listen to the pronunciation of teklifsiz
Turkish - English
free and easy
free-and-easy
leger
uninhibited
familiar
folksy
unceremonious
informal, free and easy, familiar (with sb)
unconstrained
informal
without circumstance
unbuttoned
informal, unceremonious, relaxed, easy, unconstrained, casual
unconventional
free
near
freeandeasy
{s} breezy
teklif
proposal

Are you in favor of the proposal? - Teklifin lehine misiniz?

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

teklif
offer

To my surprise, he refused my offer. - Benim için sürpriz oldu, o benim teklifimi reddetti.

That offer sounds too good to be true. What's the catch? - Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.

teklifsiz bir şekilde
folksily
teklifsiz e-posta
(Bilgisayar) unsolicited e-mail
teklifsiz konuşma
(Dilbilim) casual speech
teklifsiz olmak
(deyim) put one's cards on the table
teklifsiz olmak
not to stand upon etiquette
teklifsiz olmak
to be on familiar terms with sb
teklifsiz olmak
(deyim) lay one's cards on the table
teklif
{i} suggestion

Your suggestion is of no practical use. - Teklifiniz işe yaramaz.

Your suggestion came up at the meeting. - Teklifiniz toplantıda ele alındı.

teklif
bid

I suggest that we hold off on making a decision until all bids are in. - ben tüm fiyat teklifleri gelene kadar karar vermeyi erteyelim.

Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. - Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında.

teklif
offering

I think you should take the job Tom is offering you. - Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısınız.

I think you should take the job Tom is offering you. - Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısın.

teklif
proposition

I've got an attractive proposition for you. - Senin için cazip bir teklifim var.

Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition. - Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.

teklif
recommendation
teklif
etiquette
teklif
(Ticaret) tendering
teklif
advance
teklif
submission
teklif
formality
teklif
tender

Have you already heard that your firm has won the tender? - Şirketinizin teklifi kazandığını duydunuz mu?

teklif
cotation
teklif
resolution
teklif
{i} bidding

Most analysts expected that Tom's offer would set off a new round of bidding for Mary. - Araştırmacıların çoğu, Tom'un teklifinin Mary'ye bir dizi yeni teklifler gelmesine neden olacağı kanısında.

Is anyone else bidding? - başka biri var mı teklif veren?

teklif
estimate
Teklif
proposals for
senli benli, teklifsiz
familiar, folksy
teklif
b.i.d
teklif
proposal; offer; suggestion
teklif
motion, proposal (before an assembly)
teklif
offer, proposal, suggestion; motion, proposal; tender, bid; etiquette, formality, ceremony
teklif
bargain
teklif
overture
teklif
motion

Tom made a motion that the class should have a party. - Tom sınıfta bir parti olması için teklifte bulundu.

teklif
proffer
teklif
formality, formal behavior, ceremony
teklif
questlon
Turkish - Turkish
Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı: "Bunlardan başka bazı teklifsiz aile dostları da var."- R. N. Güntekin
Samimî, içli dışlı, sıkı fıkı
teklifsiz konuşma
Senli benli, samimî, resmî olmadan konuşma ve davranma
teklif
Birinden yapılması zor, eziyetli bir iş isteme. İncelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma, önerme, öneri: "Elbise değiştirmek teklifini bir kere de ben tekrar ettim."- R. N. Güntekin. İncelenmek için ileri sürülen şey, öneri. İçten olmayan, resmî davranış
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Sıkılgan ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Fık: Şeriat-ı İslâmiyenin, ehliyet ve salâhiyet sahibi olan insanlara bir takım vazifeler yapmalarını ve bir kısım şeyleri de terketmelerini emir ve ilzam buyurmasıdır. Bunlar ile öylece dinen me'mur ve vazifeli olan bir insana mükellef denir. Çoğulu: Mükellefîn'dir. Bak
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Vazife vermek
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Cenab-ı Hakk'ın, insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe vazifelendirmesi
TEKLİF
(Osmanlı Dönemi) Vergi yüklemek
Teklif
öneri
teklif
Birinden yapılması zor, eziyetli bir iş isteme
teklif
(Osmanlı Dönemi) Allah'ın insanları, emir ve yasakları üzerine hareket etmeye vazifelendirmesi
teklif
İncelenmek için ileri sürülen şey, öneri
teklif
İncelenmek veya kabul edilmek için bir şey sunma, önerme, öneri
teklif
İçten olmayan, resmî davranış
teklifsiz
Favorites